23 Ocak 2010 Cumartesi
25 Ekim 2008 Cumartesi
19 Mayıs 2008 Pazartesi
Eurovision Belgrad 2008
We are waiting your votes.I mean vote for Macedonia and Turkey also।
25 Ocak 2008 Cuma
Yeni Yunusun Doğuşu!
İnsan dostu olan yunusların, solunumları da insanlara benzer. Ancak onların burun delikleri insanda olduğu gibi yüzünün ortasında değil, başının üzerindedir. Yunuslar da insanlar gibi suya dalmadan önce dışarıdaki havayı içlerine çektikten sonra nefeslerini tutar ve öyle suya dalarlar. Tekrar su üstüne çıkarken, son birkaç metrede akciğerlerindeki havayı suyla dışarı püskürtürler.
Hepiniz yunusların denizde nasıl süzülürcesine yüzdüklerini, hatta gemilerle nasıl yarıştıklarını bilirsiniz. Hepsi mükemmel yüzücüdür. Onların mükemmel yüzmelerinin en önemli sebebi, derilerinin pürüzsüz ve kaygan olmasıdır. Bu özellikleri, onların suyun üzerinde kolayca kayıp gitmelerini ve çok hızlı yüzmelerini sağlar. Hızlı yüzmelerini sağlayan bir diğer özellik de burun yapılarıyla ilgilidir. Yunusların burunları suyun üzerinde hızla yol almak için en uygun yapıdadır. Bunu farkeden insanlar, gemilerin suyun içinde kalan ön kısımlarını, yunusların burunlarına benzeterek inşa etmişlerdir. Bugün gemiler, bu sayede hızlı gidebilmektedir.
Peki yunusların hiç koku almadıklarını ve kör olduklarını biliyor muydunuz? Ancak, buna karşın Allah yunuslara çok gelişmiş bir işitme duyusu vermiştir. Yunuslar, kilometrelerce uzaktaki sesleri dahi gelişmiş işitme duyuları sayesinde kolayca duyarlar. Ayrıca, vücutlarında bulunan ve denizaltılardaki "sonar" adlı cihaza benzeyen bir sistem sayesinde yollarını rahatlıkla bulur ve avlarının yerini kolaylıkla saptarlar. Bu olay şöyle gerçekleşir: Çıkardıkları, insan kulağının duyamayacağı sesler, suda dalgalar halinde yayılır. Bu ses dalgaları, önlerine bir engel çıkarsa ona çarpıp geri döner. Sesin gidip balık ya da kayaya çarpıp geri döndüğü süre, avın ya da engelin uzaklığını gösterir. Az önce bahsettiğimiz denizaltılardaki sonar sistemi de insanlar tarafından yunusların bu özellikleri taklit edilerek üretilmiştir.
Koku almayan ve görmeyen yunusların Allah'ın verdiği güçlü bir işitme duyusuna sahip olması, onları diğer balıklara yem olmaktan korur
24 Ocak 2008 Perşembe
NEDEN BABA?!
|
| |
| | |
8 Ocak 2008 Salı
Acaba Ermeniler hala biz katletmedik, katledildik demeye yüzleri var mı?
Yer: Azerbaycan, Hocalı 26/02/1992
Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan
iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce
Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları
oynamıştı.Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının
doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi
titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu
olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte
edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya
attı:
-Akçik, manç?.. (Kızmı, oğlan mı?)
-Akçik... (Kız)
Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile
hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan b! ürülü
gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.
-Tun şahetsar,ınger... (Sen kazandın,yoldaş)
-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu
bebek
nasıl beslenecek?)
-Mayrigı bedge gişdatsine.(Annesi besleyecek elbette)
Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya
geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:
-Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver)
Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı
hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top
arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise
Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
-Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek... (Bu hem
saçsız hem de küçük,iyi yuvarlanır. Kopartın...) Aynı anda çocuğun
gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü... Ermeniler zafer naraları!
atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye
gol atmaya çalışıyordu. Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14
yıl önce yaşandı.Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat
şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992
günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir.
Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır
bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde
kıvranıyordu. Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk
görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı
gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi. 26 Şubat'ta güçlü
silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde
konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize
Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini
yaptılar. 26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve
roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek
kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente
giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden
birçok insanımızı vahşîce katlettiler. Ermenilerin işgal ettikleri
Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı. Canlı canlı insanların kafa
derilerini yüzdüler, sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir
işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz
bıraktılar. Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve
bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa
derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını,evladın gözü önünde
babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular. Peki
neydi bu düşmanlık? Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan harit! alarda
Türkiye'nin 12 ili yer lmaktayken, Ermenistan'ın bayrağ ında Türkiye
hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda
'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için
ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok
sanırım. Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet
İttıfaki Silahlı uvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı
Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan
Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp
sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile
kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur. Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır
yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir
zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve
hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır. Şahitlerin anlattıklarını
dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.! Fakat katliam sonrası Hocalı'ya
girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar.
Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin
gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:
'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama
Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992
günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı
sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi.
Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun
örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı
oldu. Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha
fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998
yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katlia! mı'
başsorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu. Ermeniler Türk
hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile
doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavuz edip
öldürmüşlerdi.
peki şimdi biz niye onlar gibi örgütlenip, siteler açıp ,fotoğraf ve video gönderip bu katliamı gündemde tutup anıtlar yaptıramıyoruz????
7 Ocak 2008 Pazartesi
ADALETİN BU MU DÜNYA?
Adaletsiz Dünya!
Inequitable World!
Ungerecht Welt!
Неправеден Свет!
άδικος άγιος!
Le Monde de Iniquité!
Botë Padrejtësi!