25 Ekim 2007 Perşembe

KAFALARDA SORU İŞARETİ



Türkiyede Kimler MasoN
PDF Yazdır E-posta

Cumartesi, 11 Ağustos 2007
Ülkemiz her ne kadar demokrasi ve Cumhuriyet Ülkesi olsada ne yazıkkı Son noktayı başka güçlerin Kullandığıdır. Bu güçler kendilerine eLit tabaka denilen bürokrasiden meclise kadar her yanı sarmiş bir ağ parçası gibidir.http://www.turksanal.com Ülkemizin kanını emen gerçek sahipleri kendi sanan Bu insanlar herşeyi saDece kendi çıkarları için kullandıklarını ve bunu yaparken dört bir yanımızı sardıklarını bu yazıylan araştırmacı bir yazar ortaya çıkarıyor herkesin bildiği ama kimsenin söylemeye cesaret edemediği araştırma. Gerçek Kurtlar Vadisi’inde Sebataycıların yönetici, mafya konumundaki altdakilerin günah keçisi, sıradan işçi olduğunu pek az insan farkedebiliyor. Soner Yalçın ‘ Efendi’ adlı kitabını boşyere yazmadı. Bu kitap; çifte dinle ve kimlikle yaşadıkları için su yüzüne bugüne kadar çıkamayan, hain, dönek damgası yemekten korkan ülkemizin gerçek yöneticileri Sebataycıların, Türkiye’nin AB’ne bağlanan umutlarıyla paralel su yüzüne çıkma girişimidir. Bu vitrini hazırlamak Yalçın’ın deyimiyle ‘ dincilere’ bırakılamazdı. Artık herkes onlardan saygı ve korku ile bahsetmeliydi; şapka çıkarmalıydı. Yalçın’ın gayretkeşliği bu yüzdendi. ‘20. yüzyılda Yahudiler iki devlet kurdu biri Türkiye, diğeri İsrail’dir’ diyen Sebataycıların ülkemizde kurduğu gerçek Kurtlar Vadisi’ni okumaya hazır olun… Derin devlet konusunda ‘Milli Stratejik Konsept’ adlı bir kitap yazan ve Çevik Bir tarafından mahkemeye verilip beraat eden eski MİTci akademisyen dostum Doç. Dr. Nurallah Aydın’ın anlattıkları aslında ‘off the record’ idi. Artık yazmak zorundayım. 33. dereceden mason olan Süleyman Demirel’in en önemli özelliği MİT’de Aydın gibilerle sivil yapılanma kurabilmesiydi. Demirelle birlikte Aydında tasfiye edildi; zaten anlattıkları intikam içindi. Sebataycıların ‘bizdendi’ diye sahiplendiği Atatürk, mason localarını kapatmıştı ve komunist yapılanmalarına göz açtırmamıştı. Selanik’ten ülkemize getirdiği çoğunluğu yüksek eğitimli ve paralı Sebataycıların Türkiye cumhuriyeti ve inkilaplarının çekirdek kadrosu olduğu doğru bile olsa Atatürk’ün ucu dışarıda olan yapılanmalara soğuk yaklaştığı inkar edilemez. Zaten Türkiye’nin gerçek Kurtlar Vadisi, Atatürk’ün ölümünden sonra TL’ye resmini bastıracak kadar hoyratlaşan İsmet İnönü’nün hediyesidir. Eşi Mevhibe Sebataycıdır aynen Bülent Ecevit’in eşi Rahşan gibi. SebataycıYakup Kadri, Halide Edip, Fatih Rıfkı Atay, Ahmet Emin Yalman, Abdi İpekçiler den bugüne geldiğimizde bu entellektüel misyonu taşıyan Orhan Pamuk gibi kalemler, bizi hep bizden uzaklaştırdı. Bir yandan kültürel yozlaşma bir yandan asıl güçlerini barındıran iş dünyasıyla ortaklaşa ülkemizi sömürdüler. Siyaseti onlar belirledi ve ek olarak medya-mafya-asker-bürokrat bağlantılarını kullanarak demokrasimizin acı tarihine düşen dört askeri darbeyi onlar fişekledi. Nurallah Aydın’ın dilinden işte müthiş gerçekler: Derin devlete alnı secdeye değeni almazlar. Hiyerarşik bir yapılanmaya sahip gizli örgütlenme 4000 kişiden oluşur. İş adamı, gazeteci, asker, akademisyen hepsi saygın güya laik Kemalist büyük bir gizli örgüttür. Askerler sanıldığı gibi Konsey’de çoğu zaman başkan değildir, üyedir. Emekli olduktan sonra büyük holdinglerde danışman sıfatıyla yüksek maaşa bağlananları araştırırsanız kimler olduğunu bulursunuz. ( Korkmaz Yiğit’in danışmanı Güven Erkaya ve Cavit Çağlar-Hayyam Garipoğlu’nun danışmanı Teoman Koman, Fenerbahçe Cumhuriyet’inden Atilla Kıyat gibi F.A.) Bu askerler TSK’yı temsil etmesede öyle görülür. Tüm MGK Genel Sekreterleri( Nuretin Ersin, Tuncer Kılıç gibi F.A.) ile derin devlet arasındaki askerler arasında direk ilişki olması düşündürücüdür. İlk defa Çevik Bir Genelkurmay 2. Başkanı olarak bu hiyerarşiyi bozdu ve başkanlığa adylığını koydu. 28 Şubatta aşırı çaba sarfetti. Esasen kararı verecek Konsey’in gizli başkanı Anadolu kaplanlarına savaş açan İstanbul dükalığının patronu, ülkemizin en zengin -Holdinginin sahibi Koç’tur.( Koçların yanısıra, Sabancı, son yıllarda Karamehmetler, Kamuran Çörtük, Uzanlar, Ayhan Şahenk- Doğuş Grubu, Eczacıbaşıoğlu, Ulusoylar Konseyde temsil edilir. F.A) 28 Şubat irticaya karşı mücadele değil İstanbul dükalığına karşı ekonomik mücadele başlatan Anadolu kaplanlarını kafese sokma darbesidir. 5000 şirketin önü yeşil sermaye diye kesilmiştir. Bu grupların gazeteleri, derin devletin 28 Şubat operasyonunda provakyonculuk yapmıştır. 28 Şubatla derin devlet, askerleri kullanarak Anadolu Kaplanı denilen ülkenin gerçek sahibi dindar kesimleri sindirmiş, Sebataycı sermayeyi rahatlatmıştır. Derin devletin liberal gazeteleri Hürriyet, Milliyet; sol eli Cumhuriyet kirli tettikçi sol eli Aydınlık, kirli sağ eli ise kendileri bilmesede Akit-Vakittir. Derin devletin gazetecileri tetikçilik yapar, ancak Uğur Mumcu gibi ileri gittiği için kalemi kırılanlarda olur. Bir dönem Sebataycı Güneri Civaoğlu parlatılır, bir dönem Ertuğrul Özkök, Emin Çölaşan, Fatih Altaylı tetikçilik yapar. 28 Şubatda olduğu gibi bir dönem gelir Sebataycı Dinç Bilgin’in gazetesi Sabah’ın manşetlerini Sebataycı Çevik Bir sabah veya öğle toplantılarına katılarak atar. Hürrüyet ve Akit’in bazı manşetleri taraflarından hazırlanır; biri gerer, diğeri tetiği çeker. Ülkücülere 1980 sonrası mafya görevi verilir ve yurtdışında suikastlar, darbeler ihale edilir. MİT’in derin adamları onları gizli operasyonlarda kullandığı için mutludur; ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmayarak istihbarat yaparlar. Sebataycılar, hoşlanmadıkları Mehmet Eymür-Hiram Abbas ikilisinden Mehmet Ağar- Şengal Atasağun ikilisine bayrağı darbe ile devrederek yeni bir sayfa açarlar. Bu nedenle Susurluk’ta Abdullah Çatlı, daha sonra Yeşil tasfiye edilir; kullanılan eski tetikçiler Oral Çelik, Abdullah Argun artık yetim kalmıştır; vatanı için çalıştığını sanan aşırı heyacanlı sonuçta hep kullanılarak paçavra gibi bir kenara atılmışlardır. Oysa bir dönem kara ticaret onlarla yürütülürdü, ancak nedense cepleri hep boştur. Mehmet Ağar, geleceğin parlayan gülüdür. Akademisyenlerde bu gruptadır, hata yapanın kalemi kırılır( Necip Hablemitoğlu gibi verilen görevde sapla samanı karıştıranların kalemi kırılır; düştüğü bataklıkta batar. F.A.) Konseye üye ‘Derin Akademisyenler’ Atatürk ve laikliğin arkasına saklanarak ülkenin gerçek sahiplerinin önünü irtica safsatası ile tıkarlar. Başörtüsü, YÖK, İmam Hatip krizleri bir şal gibi Konsey ve örgüt ortakları Sebataycı vurguncuların soygunlarını gündemden düşürür, üstünü örter. Ülkenin bankaları hortumlanırken gürültü çıkartırlar ve dikkatleri başka tarafa çekerler. Bankaları hortumlayanların çoğu Sebataycıdır ve derin devletin bilgisi dahilinde olmuştur. Eğer derin devletin mafya kasası, tefeci Yahudi Nesim Malki öldürüldüğünde İsrail’in 2 milyar doları kaybolmamış olsaydı, Kurtlar Vadisi bu denli karışmayacaktı. Mossad seri suikastlarla tahsilata başlamasa idi ne Türkbank skandalı ortaya çıkar, nede bankaların hortumlandığını kavrayabilirdik. Çakıcı- Yiğit- Mesut Yılmaz-Güneş Taner bağlantıları saçılırdı. Mossad, para derdine kendi ayağını vurmuştu. Bu ülkenin 50 milyar dolarını bankalarda batıranların arkasında gizli bir örgüt yapılanması aranmalıydı. Derin devletin haberi olmadan bu kadar soygun yapılamazdı. Bazılarına göre bu gizli örgütün adı Ergenekondur. Diğer tanımıyla NATO üyesi ülkelerde CIA tarafından kurdurulmuş Gladio. Yalnız tek farkı Mossad’ın katkılarıyla örgütlenme Sebataycı eksenli Masonik bir temelde gelişmişti. Çıkarları için sağ el veya sol el farketmiyordu. Logosunun yanında 50 yıldır takiyye yaparak ‘ Türkiye Türklerindir’ diyen gazete medyadaki ana üsleriydi; dolayısıyla Koç Grubu’nun çıkarları Türkiye’nin çıkarlarından önce geliyor. Kemalizm ve laiklik oyuncaklarıyla Sebataycı örgütlenmeye karşı çıkanlar yok ediliyor veya sindiriliyor. Bir ahtapot gibi kolları olan bu örgütün ülkemizdeki yasal adı ‘CIRCLE D’ORIENT’- ‘Büyük Klüp. İngilizce isminde geçen ‘ Circle’ aynı zamanda Tapınakcıların yurtdışındaki yayın organının ismidir. Siyonizm, Sabataycılar ve Tapınak Şövelyeleri arasındaki gizli bağlantı Siyonist Tapınağı Tarikatı’na kadar uzanır. Üstadı azamlarının ünvanı ‘ Denizci’dir. Güven Erkaya’nın bir dönem başkanlığını yürütmesi sadece eski Deniz Kuvvetleri Komutanı olmasından kaynaklanmamaktaydı. Emekli deniz oramiralı ve 12 Eylül sonrası başbakanlık yapan Bülent Ulusu, uzun süre Büyük Klüp’ün başkanlığını yürüttü, halen üyedir. Onun döneminde üye olan meşhurlar arasında babasından misyonu devralan Mehmet Ağar ve Beşiktaş’ın efsanevi başkanı Süleyman Seba sayılabilir. Seba, emekli olmadan önce MİT’in İstanbul Bölge Müdürüdür. Ünlü mafya babası Aladdin Çakıcı, Ulusu döneminde üye kabul edilir. Çakıcı, ülkenin en büyük uyuşturucu ve silah taciri Dündar Kılıç’ın damadıdır. Sebataycıların kullandığı mafya kolunu temsil etmektedir. Kara para onlardan sorulur. Hakkındaki onca delile rağmen beraat ettirilir. Çakıcı, bu ülkede devletin adamı olarak derin devlete çalışan en derin adamdır. Konuşursa alem karışır. Bu nedenle devlet eliyle kaçırılır. Sinan Engin sadece talimatı yerine getirmiştir. İngilizcesiyle “MORAL REARMAMENT-MR”, Türkçesiyle “MANEVI CİHAZLANMA TEŞKİLATI” nın kökleri dışardadır. Tapınakcıların, zuhruna vesile oldukları Protestan mezhebinin bağlısı (Lutheryan) Amerikan Pastor’u Frank Buchman tarafından, 1929’da “Oxford Group” olarak tesis edilir. Buchman daha sonra, İngilterede EVANJELİK olur; yani Bush oğlu Bush’un, “Yeni Dünya Düzencileri”nin mezhebine duhul eder!.. Bu derneğin Türkiye şubesi Beyoglu’ndadır. Hatta oranın bir sokağında, “Asmalı Mescid vardır; aynı sokakta, “B’NAI B’RITH-AHDİN KARDEŞLERİ” teşkilatı, “FAKİRLERİ KORUMA DERNEĞİ” adı altında faaliyet göstermektedirler. İşte bu sokakta, “MANEVİ CİHAZLANMA TEŞKİLATI” da faaliyete başlar. “Toplum faydasına dernekler” listesinde olup, vergiden muaf ve üste “bütçe”den para da alan bu -bu iki- derneğin kurucu başkanu, -mini mini vali” Prof. Dr. FAHRETTİN KERİM GÖKAY’dır… 33. dereceden mason olan bu adamın, Göztepe-İstasyon durağındaki köşkü teşkilatın toplantı yeri idi; şimdi dikkat, bir başka toplantı yeri ise İSMAİL AĞAR’ın, Kadıköy’deki köşkü… Bu adam, 60 ihtilalinde idam edilen F. R. Zorlu’nun da akrabası ve Ayasofya’nın Ortadoks ibadetine açılmasını istiyor. Heybeliada’daki Ruhbani okulunun açılmasıyla istekleri durulmayacak. Bu teşkilatın bir diğer üyesi ise, HAZIM ATIF KUYUCAK;bu adam, “Supreme Konsul’de Türküye Masonlarını temsil eden iki kişiden biri; diğeri de “Ceza”cı meşhur dönme Sahir Erman… Kuyucak, “Nur Locası”nın da Üstadı olan bir Mason; “Avrupa Birligi”nin “sevdalısı” biri… Celal Bayar, Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, İ. Sabri Çağlayangil, bunun “altında” olan adamlar… Bu “Manevi Cihazlanma Teşkilatı”nın bütün üyeleri aynı zamanda ‘Büyük Klüp’ün üyeleri… Bu BÜYÜK KLÜB’e kimler üye… Gündüz Kılıç, Bülent Ulusu, Cevher Özden (Banker Kastelli) Ali Rıza Çarmıklı, A. Emin Yalman, (Tek Dünya Fikrini Yayma Cemiyeti”ni dahi kurmuştur.), Ömer Çavuşoğlu, -kardeşi- Nazlı Ilıcak ve kocası Kemal Ilıcak, Nejat Eczacıbaşı, Sabri Ruso, Duran Kalkan, (99’a kadar 13 sene başkanlığını yapmış), Çetin Emeç, Ahmet Fevzi Ellialtıoğlu (devşirme, babalarından biri Yeniçeri Ocağının “56. Ortası”na mensub), Sadettin Bilgiç, Gazanfer İlge, Atalay Coşkunoğlu, Yuda Leon Cukran, Mehmet Emin Karamehmetler, Ümit Aslan Utku, Nejat Tümer (emekli Oramiral), Enver Necdet Egeran (Muhteşem Salomon’a “Mason değildir” belgesi veren TPAO’nun yıllarca başında oturmuş adam) Başaran Ulusoy, Selçuk Maruflu, (ANAP’lı, “Arı Grubu”, “Finans Klüp” ve “Mülkiyeliler Birliği” üyesi, DPT ve Eximbank’ta uzun süre çalıştı.) Raif Dinçkök, Adem Ceylan (meşhur Ceylan Holdingin “para işlerine” bakan üyesi, bu aile eski İstanbul Emniyet Mdr. Hasan Özdemir ile eski Mly. Bkn. Masum Türker’i parmaklarında oynatırlar ve “iş” takibi yaptırırlardı) Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, Şerif Egeli vesaire… Hafızanızı tazeleyeyim, Büyük Külüp’ün ismi, “Susurluk” meselesinde de geçmiş, hatta Başkanı Duran Kalkan gizlice giderek ifade bile vermişti. Derin devletin iki Yalçın’ını (Küçük ve Soner’i) Sebataycılarla ilgili yazdıkları kitaplarda “maksatlı” bulmamın sebebi, “Geyik” muhabbeti ile kulaklarına üflenen malumatları “deve” yapmaları ve bu sayede de Kemalist Oligarşi’nin hayatta kalması için “saf müslüman avına” çıkmaları… Bu ülkenin sahibi Sebataycılar diyerek aba altından sopa gösteriyorlar. Büyük Külüp’ün 2003 tarihli yönetim listesini isteyenlere sunuyorum. Bunun temininde İstanbul Sevi’nin (Sandal’daki) katkısı mevcut, müteşekkirim. “BÜYÜK KÜLÜP” İDARI HEYETI YÖNETİM KURULU: BAŞKAN: DURAN AKBULUT Sanayici, GÜNDÜZ KAPTANOĞLU Armatör, Türk Armatörler Birliği Koop. Bşk. ERCAN TARGAY Bankacı TEVFİK ALTINOK Hazine ve Dış Ticaret Eski Müsteşarı M. OKAN OGUZ Sanayici, İhracatcı (TİM Eski Başkanı) RIDVAN KARTAL Avukat, Ekonomist, Armatör YAĞIZ DAĞLI Hukukcu, Uluslararası Av. Birliği Yön. Kur. Üy. ERGUN EREZ İnş. Müteahhidi FERİDUN PEHLİVAN 19. ve 20. dönem Bursa Milletvekili MEHMET ÖZCAN Sanayici NURİ BAYLAR İşadamı YEDEK UYELER: PERVİZ ZEKIOĞLU Sanayici O. TAYLAN KENDİRLİ Ekonomist ÇETİN YENTUR Bankacı İNAN ŞEFKATLİOĞLU Sigortacı HANDE YILMAZ İhracatcı MURAT NUMAN ERDEM Ekonomist NEVHAN GÜNDÜZ Işletmeci BALOTAJ KURULU: ALİ RIZA ÖZKAN Sanayici METİN SELÇUK Bankacı, Halkbank Eski Gn. Md. Yard. AHMET MALAZ Sanayici MEHMET SEREN DİNÇLER Avukat AHMET BEDRİ İNCE Armatör KOPTAGEL İLGÜN Prof. Dr. Eski Başhekim SELCUK GÖKÇE İhracatcı HASMET OLGAÇ Kimya Mühendisi MELİH TAVUKCUOĞLU Müteahhit RIZA DEDEHAYIR İşadamı AHMET ÖZBİLGE Yönetici ADEM CEYLAN Sanayici MİSEL GÜLÇİCEK Sanayici BURHAN SARGIN İşadamı UGURMAN YELKENCİOĞLU Yönetici, Tofaş Eski Gen. Md. YEDEK UYELER: SERPİL BAĞRIAÇIK Ekonomist COŞKUN BEKAR Gümruk Müşaviri EMİR BERDUK MARSAN Yönetici MEHMET G. GÜVEN Endüstri ve Kimya Mühendisi ATİLLA TACİR Ekonomist DİSİPLİN KURULU YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı NECIP KOCAYUSUFPAŞAOĞLU Prof. Dr. (Hukuk) NEZİH ISERI Emekli Amiral, Yuksek Muhendis NAZMI AKIMAN Emekli Buyukelci AHMET SERPIL Prof. Dr. Yeditepe Üniversitesi Rektörü EROL CİHAN Prof. Dr. Av. SABİ RUSO Avukat SEVGİ GÜMÜŞTEKİN Avukat THY Genel Müdür Eski Muavini TURGUT İÇTEN Yeminli Mali Müşavir ERSİN ETİ Dr. Yüksek Mühendis ERTUNA YAŞAR Avukat YEDEK UYELER: BESALET BARIM İşadamı OKTAY ÖZCAN İthalat-İhracat İSMAİL YILDIZ İşadamı ZEKİ TANYERİ Sanayici TEKİN AKMANSOY Sanatcı DENETLEME KURULU: HALİL GÜMÜŞ Yeminli Mali Müşavir ALPER KUŞS İst. Eski Defterdarı ENGİN BERKER Yeminli Mali Müşavir YEDEK UYELER SİNAN KILIÇ Doktor YİĞİT TAVUKCUOĞLU Ekonomist ORHAN TUNCER İşadamı.

kaynak http://www.sonsaniye.net

15 Ekim 2007 Pazartesi

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN

Hayatta öyle insanlar insanlar vardır ki ön yargılarına yenilip konuşmak istemezsin ama bir defa konuşmaya gör işler kalbine bir arkadaş bir kardeş bir dost misali.İşte öyleleri çok az girer hayatına।İşte öyleleri adam gibi adamdır ve yüzüstü bırakmayandır।
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN!!!

13 Ekim 2007 Cumartesi

İnanılmaz Sandalye

Robot teknolojisi hızla gelişiyor। Sensörler sayesinde etkileşimli hale gelen teknoloji, artık kendini tamir edebiliyor!

Robot teknolojisi, 21. yüzyılın en çok merakla izlenen teknolojilerinin başında geliyor. Devamlı gelişen bu teknoloji her geçen gün büyük yeniliklere sahne oluyor. Robotlar sensörleri sayesinde artık insanlarla etkileşim içerisine girebiliyorlar. Dış çevreyle etkileşime girmeleri dışında değişik şeyler de yapabilme kapasiteleri var. Bunun son örneği de haberin konusu olan "kendini yenileyebilen sandalye". Bu sandalye kırıldığında hiçbir müdahale olmadan kendini yenileyebiliyor. Bu süreç biraz yavaş olsa da oldukça iyi bir gelişme.

Bir sandalyenin kırıldığında kendini yenilemesi ne işimize yarayacak diye düşünebiliriz fakat şunu unutmamalıyız ki bu sadece bir adım. Bu teknoloji ileride gelişerek çok daha işimize yarayacak formda karşımıza çıkabilir.

Lafı fazla dolandırmadan sizi video ile başbaşa bırakalım:

9 Ekim 2007 Salı

Evim Evim Güzel Evim

Yeni evim !... Yeni dünyam!.. Yeni evime özellikle yeni yeni alıştığım yeni odama daha bir aşığım eskisinden, yeni odamı daha bir değişik seviyorum. Üsküp kanatlarımın altında çünkü yada ayaklarımın altında... Cennet anaların ayakları altında misali gibi. Üsküp küçük, Üsküp güzel, Üsküp şirin. Üsküp manzaralı yeni daireme bu yüzden aşığım. Odamın küçük balkonundan manzaralara eminim sizde bayılacaksınız. Bu fotoğrafları çekerken gün yeni yeni aydınlanmaya başlıyordu sabah ezanı daha yeni bitmişti. Sultan Murat diğer bir ismiyle Saat Kule Camiisi'nin güzel sesli imamı daha yeni tekbir vermişti, daha yeni gün aydınlanmıştı. Yeni evimi, yeni dairemi ve de özellikle yeni odamın yani yeni dünyamın manzarasını sizinle yeni blogumda paylaşmak istedim, sabırsızlıkla. Karşıda turuncu kule Saat Kulesi. Resmin sağ tarafında gri renkteki taş bina da Makedonyanın ilk devlet üniversitesi Aya Kiril ve Metodiy. Ordan mezun olmuştum aylar önce :) .......
Küçük balkonumdan sağ tarafa dönüpte manzarayı fotoğraf karesinin içine aldığımda bu poz yankılandı dijital fotoğraf makinemin ekranında.
Üsküp ki Yıldırım Bayezid Han diyarıdır,
Evlâd-ı Fâtihana onun yâdigârıdır,
Üsküp ki Şar Dağı'nda devamıydı Bursa'nın
Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.....

boşuna dememiş Üsküp doğumlu ünü sınırları aşan şair Yâhya Kemal Beyatlı. Çünkü Üsküp gerçekten Bursa kadar yeşil Bursa kadar bir evlâdı fatihan diyarı. Hatta Bursa'dan daha Türkî bir memleket benim görüşüme göre. Burası işgâl edilmiş Türk toprakları bana göre ve Balkanlar hep Türk gibi kokar Türk gibi yaşar fikrimce. Yukardaki fotoğrafta görülen Üsküp'ün ünlü kavşaklarından biri. Tam karşıdaki kahverengi siyah camlı bina Üsküp'ün Ana Mahkeme Binası. Ağaçların arasında sadece tepesi görünen ise MRT daha doğrusu Makedonya Radyo Televizyon Binası.. Sağda koşede kırmızı parmaklı balkonu olan ve az bir bölümü görünen ise 'Mavrovka' alışveriş merkezi. Yukarı doğru giden yol ise şehir merkezine çıkıyor.
Gel gelelim odamı niye okadar çok seviyorum meselesine. Şu anda odamı 18 yaşındaki erkek kardeşimle paylaşıyorum arada beni sinirlendiriyor :) . Gerçi ben de dağınık biri sayılırım ama onun gibisi düşman başına :) Ama herşeye rağmen onu kimselere değişmeyeceğimi de biliyor o benim birtanem hayatım. Genelde kardeşler odada kalırsa alt ve üst olmak üzere yataklar vardır ve bizde de böyle bir yatak var odamızda. Alt katta kendisi üst katta ben uyuyorum :) inanır mısınız yeni dairemize taşınalı iki ay oldu ama iki aydır keyifle Üsküp kanatlarımın altında misali uyuyorum. Benim için uçmak özgürlüktür ve sanki uçuyorum uyurken. Çünkü yatağım pencereyle aynı hizada. Yatağımda pencerenin hemen önünde ve melekler misali keyif içinde üst ve alttaki fotoğraflarda yer alan manzaraya bakarak keyif alarak uyuyorum. Bundan iyisi can sağlığı. Sanırım bukadar güzelliği bana bahşettiği için Allah'ıma binlerce teşekkür etmek gerek. Şükürler olsun diyorum ve blog siteme girip ilk yazımı okuyan bütün okuyucularıma da hoşgeldiniz diyorum bloga eklediğim Sezen Aksu'nun şarkısı Hoşgeldin'i de size ithaf ediyorum.
Teşekkür ediyorum!!!